28 Mayıs 2009 Perşembe

mutluluk



Alışılmış hayatlar mı yaşıyoruz, yaşadığımız hayatlara çabuk mu alışıyoruz?..hayat mı kısa, bizim hayattan beklentilerimiz mi?..hayat dolu dolu yaşanır mı ya da ölüm dolu dolu götürür mü bizi ebediyete doğru?..bu aralar fazla soru soruyorum kendime,benliğime,zihnime..üçü de birleşip bir cevap veremiyorlar ya neyse ben yine de soruyorum..hayatla ilgili sorular sormaya başladıysanız ya hayatınızda birşeyler değişmektedir ya da siz çoktan değişmişsiniz demektir..bu iki seçenekten hangisi gerçekleşti..bunu da bilmiyorum..ben yalnızca soruyorum bir filozof edasında..mutlu muyum?..evet sanırım mutluyum..bana sunulan bu hayatta karmakarışık ama dikkatli, bir şekilde yaşıyorum..en azından yaşıyorum..nefesim bir evin camında buhara dönüşüyor..saçlarım sabah uyanılan bir yatağın yastığına dökülecek kadar gerçek..sesim, kimse beni dinlemese de bir şekilde duyuluyor ve gözlerim bunlara şahitlik ediyor..o halde ben yaşıyorum..eğer hayatta mutlu olmak için yaşanıyorsa..ve ben de bir şekilde yaşıyorsam, bu karmakarışık denklemin tek sonucu olucaktır ki ben mutluyum.. bir yandan da düşünüyorum ki aslında mutluluk diye birşey yok..insanlar hayatlarının en rutin noktasında birşeyleri alt üst eden duyguya mutluluk demişler..yaşamda bütün herşey aynı seyirinde devam ederken aniden çıkagelen aşk,buz gibi bir kıştan sonra yüzünü gösteren güneş, bütün gün açlıktan bayılan bir köpeğin tesadüfen bulduğu bir kemik, bütün sene derslerine çalışan küçük bir kızın azminin sonucu aldığı pembe bisikleti..devam eden rutini darma duman eden bütün bu küçük farklılıklar zaman zaman çıkıp gelmiş insanların hayatına..renk katmış,huzur olmuş ve buna mutluluk demişler..dümdüz giden hayatların mükafatı..mutluluk..ben de bu mükafatlardan yararlanıyorum çoğu zaman..çok sıkıldığım bir günün sonunda anneme sarılıyorum mesela..yumuşacık yanaklarından öpüyorum,annem diyorum..işte o küçük farklılık tüm günümü düzeltmeye yetiyor bile..ağladığım bir günde çikolata yiyorum kandırıyorum kendimi..ama bu sahte mutluluk, bu sayılmaz..film izliyorum yalnız kaldığımda..kendimi imkansız aşklara kaptırıyorum..esas oğlanın sevgilisi oluyorum..yağmur altında dolaşıyoruz..sırılsıklam..ben yine rutini bozan o farklılığı elde ediyorum..mutluluk demiştik ya..böyle böyle gidiyor hayat işte..der ya büyükler her zaman..ne senin üstündeki mutluluklara özen ne de senin mutluluklarını yaşayamayanlar için ömrün boyunca üzül..kendi mutluluğunu yarat diye..ben öyle yapıyorum..kendim yaratıyorum hayatıma bembeyaz bir krema gibi tat katan bu farklılıkları..yaratmazsam ne mi olur?..biterim..hayat biter..biz biteriz..işte bundan çok korkuyorum..bitmekten korkuyorum ben..iz bırakamamaktan..bu dünyadan gittiğimde hatırlanmamaktan..benden sonra birşeyler kalmalı..bir kitap,bir film,sevdiğim bir şarkı..birileri dinleyince beni hatırlamalı,belki de bu yazı.. okuyunca beni seven birisi duygulanmalı..çok mu bencillik ediyorum? evet ediyorum sanırım..tamam.. yalnızca istediğim bu dünyada bir zamanlar yaşamış,yaşadığından sadece 3-5 kişi haberdar olmuş ve buralardan gitmiş biri olmamak..ego mu? bence değil..kocaman dünyadan istediğim sadece bu..bir de işe yaramak..yaşamım boyunca herhangi bir konu da işe yaramak..mesela annemi mutlu etmek,bir çocuğu sevindirmek,bir adama en büyük aşkı yaşatmak,bir kadına yardım etmek..bunlar bile koskoca dünyada kaybolmamı engelleyebilir ki buna ego diyen ayıp eder.. ayıp..yine kelimeler uzadı,onlar uzadıkça konular uzadı gitti..nerden nereye geldik..şimdi gitmenin vakti..yani yazıyı bitirmek..mutluyuz ya..kim kendine göre bir mutluluk sebebi arıyorsa mutludur zaten..yaşıyordur..yağmuru,rüzgarı hissetmek,karı görmek,ağlamak,film izlemek,sevdiğin şarkıyı mırıldanmak,duymak,koklamak,koşmak,yürümek,sevmek,aşık olmak,düşmek,kalkmak,yemek yemek,büyümek,yaşlanmak,geri dönmek,gitmek yaşamaktır..yaşamaksa mutluluk..yaşıyorsak mutluyuz..



Fikrimden nefret ettim,hissimden,zikrimden

kendimden nefret ettim,senden,benden

en çok da ismimden nefret ettim 20 yıllık ismimden..

Neden böyle birşeyin peşine düştüm,ne istedim, ne düşündüm,neler olacak bilemeden nefret ettim hikayedeki herşeyden..hikayem diyemiyorum bu kısacık şeye,iyelik ekini yakıştıramıyorum bir türlü.Sahiplenmedin ki sen hikayeye bizim olsun ya da benim..öylece bir hikaye işte.. Belkide yıllar sonra sadece ben hatırlarım o şarkıyı dinlerken yine..şarkıdan da haberin yoktu di mi senin..doğru..bir an normal aşk manzaralarıyla karıştırdım durumu ama kendime geldim..şarkı diyodum ya..şarkı benim, hatta coldplayin.. o yazmış söylemiş ben sahiplendim..sen olmasan da bundan sonra ben dinlemeye devam ederim..filmleri de izlerim bir süre daha, senin haberin olmadan seni düşündüğüm filmleri..isimlerini duyar duymaz seni görür gibi olduğum iki güzel filmi..bütün herşeyi ben kurdum,ben yaptım,hayal ettim,düşündüm ve ben bitiriyorum yine..elimde filmlerim,şarkım ve daha sahiplenemediğim hikayem var..bir de bu yazı oldu artık.ilk defa bana bi şey yazdırdın ya da bunu da sen yapmadın tamamen kendi eserim..ha bir de semt kaldı geride..kocaman İstanbul'un küçücük,minicik bir semti..ama o kadar çok anıyla dolu ki..sen olmazken hayatımda o semt hep olucak..bırakamam hayallerimi,anılarımı orada yalnız başına..hikayeme sahip çıkamadım ama ona sahip çıkıcam en azından çalışıcam..bu yazı saçma sapan bir veda..hiç birşeyden haberi olmayan ya da yokmuş gibi davranan bir zat-ı muhtereme yazılan bir veda..yani sana..hiçbir zaman okuyamıcaksın bu vedayı ve dolayısıyla da veda ettiğimin bile farkına varmıcaksın..öle geçip gidicek zaman ve sen bu hikayenin kahramanı olduğunu hiç anlamayacaksın..bense seni hem hayatımda tutup hem de veda etmenin ağırlığı altında bir şekilde sana hala gülümsüyor olacağım..bitiriyorum artık..hoşçakal!..